Up

Türk tarımında sanayi devrimi yeni başlıyor

 Türk tarımında sanayi devrimi yeni başlıyor

LANDFORCE Yönetim Kurulu Başkanı Cevat Kır:


“Türk tarımında sanayi devrimi yeni başlıyor”

Ülkemizin tarım makineleri sektörünün öncü markası LANDFORCE Yönetim Kurulu Başkanı Cevat Kır, “Küresel ısınma ve nüfus artışına bağlı olarak dünya genelinde gıda talebinin artması ve gıda ihracatçısı gelişmiş ülkelerin artan talebi karşılayamayacak olması Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler için fırsat dönemi yaratacaktır. Dolayısıyla tarım ve hayvancılık sektörü giderek ülkemizin lokomotif sektörlerinden biri haline gelecek, buna bağlı olarak da tarımda endüstriyelleşme ve makinele tarım uygulamalarının yaygınlaşmasıyla tarımsal verimlilik ve ürün çeşitliliği artacaktır” dedi.

500 milyar dolar ihracat hedefine koşan ülkemizin tarım ve hayvancılık ürünlerinin Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) içindeki payı giderek artmakta olduğuna dikkati çeken LANDFORCE Yönetim Kurulu Başkanı Cevat Kır, “Sektörün GSYİH içinde payının önümüzdeki 10 yıl içinde % 7’den % 8,4’e çıkacağı öngörülmekte. Dolayısıyla tarım ve hayvancılık sektörü giderek ülkemizin lokomotif sektörlerinden biri haline gelmeye başlamıştır” dedi.

Tarım ve hayvancılığın ülkemizde diğer imalat sanayi sektörleri dışında en temel istihdam alanlarının başında geldiğin kaydeden Kır, “Bu nedenle tarım, hayvancılık ve besicilik sektörlerinde makineleşme önümüzdeki 10 yılda ana gündem maddesi haline gelecektir. Tarımda endüstriyelleşme ve makinele tarım uygulamalarının yaygınlaşmasıyla tarımsal verimlilik ve ürün çeşitliliği artacaktır” diye konuştu.

“Tarımda ArGe kaçınılmaz olacak”

LANDFORCE Yönetim Kurulu Başkanı Kır, “Dünyanın en büyük 17. Ekonomisine sahibiz. 2023 vizyonu çerçevesinde dünyanın ilk 10 ekonomisinden birisi olmayı hedeflemekteyiz. Bu hedef, bütün sektörler itibariyle rekabet edebilen, katma değeri yüksek ürünler üreten, ArGe ve yenilikçiliğe (inovasyona) dayalı bir ekonomi öngörürken aynı zamanda sektörler itibariyle de bir takım hedefler konulmasını da gerektirmektedir” dedi.

9. Kalkınma Planında tarımın GSYİH içindeki payının 2013 yılında %7.8 olması öngörülürken, Türkiye’nin dünyanın en büyük 17. ekonomisi olmasına karşın dünya tarımsal ürünler ihracatı sıralamasında yaklaşık 10.5 milyar USD ile 25. Sırada olduğuna değinen Kır, “Ne ilginçtir ki, dünya tarımsal ürünler ithalatı ülke sıralamasında ise 10.3 milyar USD ile Türkiye 24. sırada. Özetle Dünya’nın 7. büyük tarım ekonomisine sahip ülkeyiz. Yıllık bazda tarım sektörü % 11 büyüyor. Azalan tarım işletmesi sayısı ve artan ortalama arazi büyüklüğünden söz etmek mümkün. Tarım sektörü en eski ve köklü sektör olmasına karşın algılanması konusunda büyük sıkıntılar vardır” diye konuştu.

“Tarım nüfusu iş gücü deposu olarak görüldü”

Sanayi devrimi ile beraber tarım sektörünün sanayiyi finanse eden ya da sanayinin ihtiyacı olan insan kaynağını sağlayan bir iş gücü deposu olarak görüldüğünün altını çizen Cevat Kır, “Tükenen ya da yanlış kullanılan doğal kaynaklar, yok edilen çevre ve gıdalara dayalı hastalıklar, gelecekte en önemli konunun temel gıdaların temininde yaşanacak sıkıntılar olduğunu göstermektedir. Küresel ısınma ve nüfus artışına bağlı olarak dünya genelinde gıda talebinin artmasının bir taraftan da gıda fiyatları üzerinde baskıya neden olacağını, gıda ihracatçısı gelişmiş ülkelerin artan talebi karşılayamayacak olması nedeniyle de gelişmekte olan ülkeler için fırsat dönemi yaratacağını söylemek yanlış olmaz” dedi.

Bu nedenle, tarımsal verimliliği artırmak, tarımı kurumsallaştırmak, sektörde markalaşmak ve üretimi artacak talebe göre gerçekleştirmek Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan gıda üreticisi ülkeler için zorunluluğa dönüşeceğini ifade eden LANDFORCE Yönetim Kurulu Başkanı Kır şunları söyledi:

Temel sorun standardizasyon

“Türkiye’de tarım sektörünün en büyük eksikliklerini ürün standardizasyonu, sertifikasyon ve markalaşma eksikliği ile üretici örgütlenmesindeki zayıflık, pazarlama ve tanıtım oluşturuyor. Günümüzde markalaşmanın önemi artmıştır. Çünkü marka, fonksiyonel özeliklerinin ötesinde o ürünün değerini arttıran ayırt edici özelliklerin toplamıdır. Rekabette avantaj sağlamanın ve pazarda iyi bir konumda bulunmanın yolu, yeni müşteriler elde edebilmenin yanı sıra mevcut müşterilerini kendi markalarına sadık müşteriler haline getirebilmektir. Bu nedenle tüm sektörlerde her gün kavgası verilen ‘marka’ ve ‘marka değeri’ konusu gelecekte tarım sektöründe de yoğun bir biçimde karşımıza çıkacak. Günümüzün rekabet ortamında tarımsal üretimde kurumsallaşma ve markalaşmanın şart olduğu gibi özellikle tarımsal sektörünün tedarikçisi firmalarının da (fide, gübre, ilaç, makine ve diğer ekipman üreticileri, tarımsal ürün pazarlayan şirketler vb), satış ve pazarlamanın ete kemiğe büründüğü ‘markalaşma’ sürecini, tarım sektöründe de geniş olarak ele almaya başlaması kaçınılmazdır.”

“Dünya markasıyız”

Kır, “LANDFORCE olarak çeşitli çap ve ebatta modern teknolojileri kullanarak ürettiğimiz gübre ve tohum serpme, yem karma ve diğer tarımsal makineleri, Türk çiftçisine ulaşılabilir fiyat ve yaygın servis ağı avantajları ile sunuyoruz. Müşterilerimizden aldığımız geri dönüşlerde LandForce Tarım Makineleri’nin ve sağladığı verimlilik sayesinde kendisini kısa sürede amorti ettiğini görüyoruz” dedi.

Cevat Kır, “LANDFORCE bugün sadece ülkemizde değil artık dünya çapında çiftçi ve havyacılıkla uğraşan tüm kesimlerin yakından tanıdığı, güven duyduğu ve sadık birer müşterisi olduğu Türk markasıdır” diye konuştu.